Kenya'da Göçmen, Lübnan'da Mülteci… İşçi Hakları Öncelikli Olmaya Devam Ediyor

Kenya'da Göçmen, Lübnan'da Mülteci… İşçi Hakları Öncelikli Olmaya Devam Ediyor

8 dakikalık okuma

"İnsan, hayatın kendisini nerelere hangi yollardan götüreceğini bilemiyor." Büyürken Lübnan diye bir ülkenin varlığından dahi haberi olmayan Olive buna inanıyor.

Olive, 1990 yılında Kenya’da 8 kişilik bir ailede dünyaya gelmiş. 6 kardeşten yalnızca üçü hayatta kalabilmiş; iki genç erkek ve hikayemizin kahramanı. Babası buğday ve çeşitli tahıl üretimi yapan bir çiftçiymiş. Maalesef mahsuller yeterli olmadığından oldukça zor şartlarda yaşamışlar.

Genç kadın babasına küçük yaşlarda yardım etmeye başlamış böylece tarımcılığı öğrenerek yetenekli bir çiftçi olmuş. Olive, konuyla ilgili planlama, planları hayata geçirme ve bunları başarılı bir şekilde geliştirme konusunda uzmanlaşmış. Topraktan sabrı öğrenmiş. Ayrıca çaba göstermeyi ve sonucu beklemeyi, daha önce hayatında sıradan ve günlük şeyken artık bir lüks olarak gördüğü taze, doğal ürünleri takdir etmeyi öğrenmiş.

Çok sevdiği köy okuluna giden Olive'in bilime karşı da özel bir ilgisi varmış. Böylece bitkiler ve tarımla ilgili pek çok konuda bilgi sahibi olabilmiş. Lise diplomasını alana kadar okul yaşantısı ve babasına çiftçilikte yardım ettiği çalışma yaşantısı arasında denge kurabilen genç kadın, hemşire olmak istiyormuş. Ancak yüksek maliyetler planlarını bozmuş ve hayallerinin önüne geçmiş. Üniversitede beş dönem için 3000 USD ödeyebilmesi kesinlikle söz konusu bile değilmiş. Daha sonra hayallerini nasıl gerçekleştireceğini anlamaya çalışırken bir süre yakındaki bir eczane ve klinikte çalışmış.

Ancak Olive'in planlarını hayata geçirecek zamanı olmamış. Seçimler nedeniyle yerel aşiretler ve siyasi partiler arasında iç çatışmalar patlak vermiş. Durum daha da kötüleşerek şiddet artmış ve yıkım herkesi en acı şekilde etkilemiş. Ekinleri yanmış, evleri yıkılmış. Aile daha güvenli bir yere kaçmış ve genç kızın bu tutkusu ulaşılmaz bir hayale dönüşmüş.

Ancak Olive'in planlarını hayata geçirecek zamanı olmamış. Seçimler nedeniyle yerel aşiretler ve siyasi partiler arasında iç çatışmalar patlak vermiş. Durum daha da kötüleşerek şiddet artmış ve yıkım herkesi en acı şekilde etkilemiş. Ekinleri yanmış, evleri yıkılmış. Aile daha güvenli bir yere kaçmış ve genç kızın bu tutkusu ulaşılmaz bir hayale dönüşmüş

Tek başına, babaannesinin yanına taşınmış. Orada da oldukça zor günler geçiren genç kadın bazen sokakta uymuş. Güzel bir çocuğun bekar annesi olmanın ek sorumluluğunu ve büyük sevincini üstlenmiş.

Bunun ardından birisi babasına bir teklifle gelmiş. Olive’in Lübnan’a gidebileceğini, orada hem çalışıp hem de okuyabileceğini söylemiş. Yani bir yandan ev hizmetinde çalışırken bir yandan da istediği alanda uzmanlaşmak için üniversiteye gidebileceğini belirtmiş. "Bana ve babama yalan söylediler" diyor.

2011’de yeni doğmuş bebeğini babaannesine bırakarak Beyrut'a giden Olive, oraya vardığında Lübnanlı bir ailenin yanında çalışan Nepalli bir kadının yerine geldiğini anlamış. Eğitimine devam edemeyeceğini ve maaşının ayda 200 ABD dolarını geçmeyeceğini hemen anlamış.

Gözyaşları içinde iş bulma kurumuna gitmiş. Neyse ki, orada görüştüğü yönetici diğerlerinden farklı olarak hem anlayışlı hem de nazik biriymiş. İletişimdeki zorluklara rağmen aylarca ofiste kalabilmiş. Sonrasında da Lübnanlı bir ailenin hem ev işlerine hem de evdeki yaşlı bir kadının bakımına yardımcı olmuş. Oldukça yorucu bir süreç olmasına rağmen Olive bu deneyimi hayali olan hemşirelikle ilgili daha fazla bilgi edinmek için bir fırsat olarak görmüş. Bu evde çalıştığı 3 yıl boyunca hem ailesine hem de onların baktığı çocuğuna para göndermeye devam etmiş. Evinden uzak geçen yıllardan sonra 2014 yılında ailesini ziyaret etmeye karar vermiş.

Elinde olan para tükenince ve ülkesinde çalışma fırsatı bulamadığından iki haftalık kısa ziyareti sonrasında tekrar Lübnan’a dönmüş ve bir ‘Poker’ yerinde çay, kahve ve su servisi yapmış. “İyi bir işti. Maaşım ve bahşişlerim adildi.” Ancak bir yıl sonra Emniyet Genel Müdürlüğü yabancıların bu mağazalarda çalışmasını engellemiş.

Sonrasında ücretli çevrimiçi masaj derslerine katılıp sertifika almış. Tam anlamıyla sistematik ve tıbbi bir yöntem olmasa da Olive başkalarının acılarını hissetmesine, onları tedavi etmeye çalışmasına ve acıyı azaltmanın rahatlığını hissetmesine yardımcı olan masaj yöntemini çok sevmiş.

Ekonomik koşulların önce gerilemeye başlaması ardından da çökmesiyle birlikte 2019 yılında Lübnan’da protestolar başlamış. Olive gibi pek çok kişi, özellikle işverenleri ücretleri ödemedikten sonra, yerel para biriminin değer kaybetmesiyle alım güçlerinin büyük bir bölümünü kaybetmişler. Beyrut Karakolu patlaması işleri daha da kötüleştirmiş. Hem ülke vatandaşları hem de orada yaşayanlar için ülke koşulları kötüden her geçen gün daha da kötüleşmiş.

Lübnan'daki çöküş, özellikle düşük gelirli Lübnanlı bireyler ve aileler, Filistinli ve Suriyeli mülteciler ve yabancı işçiler dahil olmak üzere çeşitli grupları ve ulusları ciddi ve olumsuz bir şekilde etkilemiş. Bu işçiler genellikle Afrika ve Doğu Asya ülkelerinden, yoksul toplumlardan gelen ev ve temizlik işçilerinden oluşuyormuş. Zaten mevcut kriz öncesinde de ciddi ihlallere maruz kalan bir grupmuş.

Lübnan İş Kanunu, geliştirilmiş olmasına rağmen, adil ücretlerden, hareket özgürlüğünden, çalışma saatlerini sınırlanmasından veya hafta sonları izinden sıklıkla mahrum bırakılan bu savunmasız kadınlara yönelik ihlallere hala açık kapı bırakıyor. Bu duruma maruz kalan kadınlara yönelik bu ihlalleri belgelemekle ilgilenen kuruluşların kayıtları, manevi veya fiziksel şiddet, cinsel taciz veya şüpheli intihar vakalarını içeren çok sayıda vakayla dolu.

Asgari ücretin bugün 50 USD olduğu bir ülkede tüm bunlar - nicelik ve nitelik açısından - Lübnan vatandaşlarının gelirlerindeki fiili düşüş ve ev işçilerinin genellikle 200 ila 600 ABD Doları arasında değişen maaşlarını ödeyememeleriyle birlikte artış göstermiş.

Olive, süresi dolan pasaportunu yenilemek için ülkesinin konsolosluğuna gitmiş. Bunun için her zaman ödediği 50 USD yerine 400 USD istemişler. Bu kadar parası olmayan kadın "konsolosluğun yolsuzluğunu ve yerel yetkililerin bunda oynadığı rolün farkına varmış." Geçerli bir pasaport olmadan ikametini yenilemesi imkansız olduğundan Olive ikamet iznini alamamış ve varlığı yasa dışı hale gelmiş. Bu da orada kalışını ve çalışmasını zorlaştırmış. Söz konusu yolsuzluk ve kimlik belgelerini yenilemenin yüksek maliyeti, çalışan yabancı kadınların, özellikle de ülkenin tanık olduğu çöküşle birlikte, ülkelerine dönmekten vazgeçmelerine sebep olmuş.

Olive tesadüfen kötü durumdaki bir diğer yabancı kadın işçiyle tanışmış ve elinden geldiğince bu kadına yardımcı olmaya çalışmış. Sonrasında bu kadın sayesinde birçok yardım telefonu almaya başlamış. Daha sonra, Facebook aracılığıyla Beyrut'taki Kenya Konsolosluğu önünde, vatandaşlarına karşı görevlerinin yerine getirilmesini, yiyecek, içecek ve barınma gibi temel haklardan yoksun oldukları için ülkelerine dönmelerine yardımcı olunmasını talep etmek için bir oturma eylemi yapıldığını öğrenmiş.

Olive, başta eylemin gerçekten gerçekleşeceğine inanamamış ancak kadınların orada toplanmaya başladığını görünce gidip kadınlarla tanımış, zorlu hava koşullarına ve COVID-19'un yayılmasına rağmen uzun bir oturma eylemine katılmış. Tanınmış bir uluslararası kuruluşa ait bir sığınma evine kabul edilen ve kötü muamele görenler dahil, daha önce pek çok yerine getirilmeyen vaatler verilmiş kadınlar için yardım talep etmişler.

Olive, başta eylemin gerçekten gerçekleşeceğine inanamamış ancak kadınların orada toplanmaya başladığını görünce gidip kadınlarla tanımış, zorlu hava koşullarına ve COVID-19'un yayılmasına rağmen uzun bir oturma eylemine katılmış. Daha önce pek çok yerine getirilmeyen vaatler verilmiş kadınlar için yardım talep etmişler.

Bir grup yabancı işçiyle yapılan röportajlar, karşılaştıkları ihlallerin kapsamını ve türünü ortaya çıkarıyor. Çoğu kadın, maaşları aylarca kesildiği için mağdur olmuş. Belgelenen bir vakada, bir işçi bir aile evinde 5 tam yıl çalışmasına rağmen herhangi bir maaş veya mali yardım almamış. Ayrıca uzun çalışma saatlerinden ya da ücretsiz çalıştırılmalardan ziyade onları daha derinden yaralayan şey sıklıkla maruz kaldıkları ırkçı muameleler olmuş.

Ayrıca kadınlar arasında paylaşılan video ve fotoğraflar üzerine konuşulanlar, “kısmen” devlet kontrolünün dışında kalan bazı mahallelerde yaşayanların orada yaşadıkları sefaletin ve yoksulluğun boyutunu ve dayatılan sert koşullar ve yaşam tarzları ile sonuçlanan fiili bir gücün varlığını ortaya çıkarmış. Bu, kadınların kendileri ve aileleri için nezih bir yaşam hayali peşinde, hiçbir güvence olmaksızın seyahat etme ve çalışma “serüvenini” neden kabul ettiklerini açıklayabilir.

Olive, bu kadınların sesini duyurarak ülkesinin hükümetini harekete geçirmek istemiş.Afişlerin yayınlanmasına katkıda bulunmuş ve çalışan Kenyalı kadınların hakları için mücadele etmiş. Akranlarının yaşadıkları zorluklar ve ihlaller sonucu travma yaşayan kadınların günlük maddi ihtiyaçlarının yanı sıra tıbbi tedavi ve psikolojik takipleri konusunu savunmuş ve desteklemiş. Bazı temel yaşam gereksinimlerini güvence altına almak için Sınır Tanımayan Doktorlar'ın yanı sıra yardım etmekle ilgilenen diğer taraf ve kişilerle temasa geçmiş. Bu faaliyetlerden etkilenenlerin hedefi haline gelmiş. Yerel hak sahipleri ve konsolosluğa bağlı taraflar da dahil olmak üzere, onu bir baş belası ve büyük bir rahatsızlık kaynağı olarak görmüşler. “O anda, benim için savaşma zamanının geldiğini hissettim; kendi hayatımı ve kadın meslektaşlarımın hayatını korumak için.”

“O anda, benim için savaşma zamanının geldiğini hissettim; kendi hayatımı ve kadın meslektaşlarımın hayatını korumak için.”

Uluslararası Göç Örgütü (IOM), bu kadınların bazılarının kendi ülkelerine seyahatlerini kolaylaştırmış. Olive ve hemşerilerinin gönüllü eylemleri tüm risklere rağmen pek çok olumlu sonuç vermiş, ancak yine de aktivizmi nedeniyle taciz edilmekten korkuyor. Lübnan'da 10 yıl yaşayıp çalıştıktan sonra bugün Kenya'ya dönmeye hazırlanıyor.

Bu kadınların çoğunun ve binlerce kişinin ülkelerine dönmesine rağmen, yeni yabancı işçi “işe alımı” önemli ölçüde azalmış olsa da hiç durmamış. Dolayısıyla, yukarıda açıklanan deneyimlerden ihlallerin durmayacağı görülmektedir.

Olive de Kenya'da ne yapacağını tam olarak bilmiyor. "Zamanla değişmiş olması gereken gerçeği bilmediğim için oradaki mevcut durumu anlamak için biraz zamana ihtiyacım var." İmkan bulursa bir güzellik ve masaj merkezi açmayı hayal ediyor. Kendi ülkesinde yerinden edildikten sonra Lübnan'a gelen genç kadın, kullandığı tabirle burada mülteci olmak için geldi ama her yerde işçilerin hakları için mücadele etmeye devam edecek. “Onları mutlu etmek beni de mutlu ediyor.”