Halep’te, Gaziantep’te ve Oscar Töreninde kısacası gittiği her yerde çiçek açan Suriyeli Kadın Reem

Halep’te, Gaziantep’te ve Oscar Töreninde kısacası gittiği her yerde çiçek açan Suriyeli Kadın Reem

9 dakikalık okuma

Hikayemizin kahramanı o dönemlerde birçok değişim geçiren yorgun Halep’te dünyaya geldi. 1987 yılında kendi firması olan iki mühendis bir kız ve bir erkek çocuğundan sonra üçüncü çocuklarını kucaklarına aldılar. 5 yaş gibi çok erken yaştan itibaren ailenin "sanatsal genleri" onda derinden kök salmış gibi görünüyordu. Aslında, anne tarafından dedesi, Doğu Suriye'de bir kasaba olan Al-Mayadin'den bir görsel sanatçıydı. Sanatı çocukluğundan beri seviyordu ve bir çiftçi olan babasından, o zamanlar alışılmışın dışında kabul edilen sanatsal çalışmalarını sürdürmesi için onu İtalya'ya göndermesini istedi. Hayallerinden hiç vazgeçmedi. Öğrenimini İtalya'da tamamlayarak Halep'e döndü ve burada evlendi. Birçok sergi açtı, Güzel Sanatlar Merkezi'ni kurdu ve ilk müdürlüğünü yaptı.

Reem’in yeteneği annesinin dikkatinden kaçmamıştı. Her zaman ona destek olan annesi Reem’i kurslara yazdırdı, gerekli tüm resim malzemelerini temin etti. Sanata olan ilgisi ergenlik yıllarında gelişmişti. Tek boş günü olan cuma gününün önemli bir bölümünü dedesi ve meslektaşlarıyla birlikte geçirerek onlardan karakalem, akrilik boyama ya da yağlı boya gibi farklı teknikleri ve sanatın farklı biçimlerini öğrendi. Net karakterler, durumlar, olaylar ve mesajlar ortaya koyan soyut sanata eğilimi vardı. Küçük bir resim stüdyosuna dönüştürdüğü evinin bir köşesinde bu sanatı hâlâ uyguluyor.

Genç kadın, amcasının da yaşadığı Şam'a taşınarak oradaki Güzel Sanatlar Üniversitesi'nde okumayı düşündü. Yaşı sebebiyle ailesi bu duruma sıcak yaklaşmamıştı. Ancak, başka bir seçeneğin olmadığının da farkındaydılar. O anda kader araya girerek, Halep'te Güzel Sanatlar Üniversitesinin kurulmasıyla beklenmedik bir kapı araladı. 2006 yılında hemen kayıt oldu ve oradaki ilk mezunlardan biri olmayı başardı.

Kayıt kabul koşullarında yapılan ani bir değişiklik nedeniyle Reem, devlet üniversitesine bağlı aynı okulda paralel bir programa kaydolmak zorunda kaldı. Ancak bu program ücretliydi ve ücretleri nispeten yüksekti. Yalnızca birinci olan üç öğrenciye tam burs veriliyordu. Reem'in babasının tek bir şartı vardı: İlk üç öğrenci arasına girebilirse, babasının ödeyeceği harçlar onun olacaktı. Sonuç tam da genç sanatçının beklediği gibi oldu.

Üniversitedeki ilk yılını uzmanlığa giriş dersleri alarak tamamladı. Fakat sonraki yıllarda bir ikilemle karşılaştı: Hangi alanda uzmanlaşacaktı? Tasarım mı, heykel mi, reklamcılık mı, fotoğrafçılık mı? Seçimlerin her birinin artıları ve eksileri vardı. Ancak o zamanlar Şam'daki okulda bile olmayan moda tasarımı bölümü Halep'te açılınca kader yine araya girdi. Genç öğrencinin karşı karşıya olduğu çatışmaya sihirli bir çözüm gibi geldi.

Reem kendini ders çalışmaya adadı. Şevkle çalışıyordu Her şeyini öğrencilerine adamış ve dersi muazzam bir tutkuyla öğreten ve bununla öğrencileri üzerinde kalıcı bir izlenim bırakan bir Rus öğretim asistanı tarafından cesaretlendirildi. 2010 yılında genç sanatçı, denizin derinliklerinden esinlenerek hazırladığı “First Lady” modası üzerine mezuniyet projesini sundu. Projesi için su mavisi ve mercan kırmızısı gibi deniz renklerinde elle çizilmiş ve renkli kumaşlar bulmuştu. 12 yıl sonra hala, jüri üyelerinden birinin "ünlü olmadan önce [onu] hatırlamak için onunla bir fotoğraf çektirmek" istediği anı hâlâ hatırlıyor. Reem mezuniyetini "etrafındakilerin takdiriyle başarı duygusunu en derinden hissettiği en güzel anlardan biri" olarak tanımlıyor.

12 yıl sonra hala, jüri üyelerinden birinin "ünlü olmadan önce [onu] hatırlamak için onunla bir fotoğraf çektirmek" istediği anı hâlâ hatırlıyor. Reem mezuniyetini "etrafındakilerin takdiriyle başarı duygusunu en derinden hissettiği en güzel anlardan biri" olarak tanımlıyor.

Sonrasında hayatında önemli bir adım atarak evlendi. Suriye rejimine karşı devrimin patlak verdiği 2011'de Suriye tarihinde yeni bir sayfa başlayana kadar birkaç ay sakin geçmişti. Kendisinin ve eşinin fikirlerini beyan etmeleri bile tehdit mesajları almaları için yeterli bir sebepti. Ancak bu, onları gösterilere katılmaktan ve protestolar sırasında güvenlik güçleri tarafından vurulan yaralılara ilaç tedarik etmek gibi acil yardım çalışmalarına katılmaktan alıkoymadı. Bununla birlikte, 2012'de çeşitli sebeplerden dolayı bu küçük aile geçiş sürecine girdi.

Evleri, Suriye rejiminin kontrolü dışındaki mahalleleri hedef alan tanınmış bir güvenlik şubesinin karargâhına yakındı. Evi gece gündüz sarsan bomba sesleri, Reem'in kocasının aktivizmi nedeniyle bir günlüğüne tutuklanması ve kızlarının doğumu, onları karara iten etkenlerdi: Sınırın öteki tarafına Türkiye'ye Gaziantep'e taşınmak. Bulundukları bölge nispeten güvenli olsa da, genel atmosfer ve artan tehditler onları bu kararı almaya itmişti. Planladıkları seyahatin kısa olmayacağının farkında olmayan binlerce Suriyeli aile arasında tekrarlanan anlatı gibi, "ortalık sakinleşene kadar birkaç haftalığına gittiklerini ve sonra geri dönebileceklerini" düşündüler. Bu, dönüş yolu ufukta görünmeyen uzun bir yolculuktu.

Bulundukları bölge nispeten güvenli olsa da, genel atmosfer ve artan tehditler onları bu kararı almaya itmişti. Planladıkları seyahatin kısa olmayacağının farkında olmayan binlerce Suriyeli aile arasında tekrarlanan anlatı gibi, "ortalık sakinleşene kadar birkaç haftalığına gittiklerini ve sonra geri dönebileceklerini" düşündüler. Bu, dönüş yolu ufukta görünmeyen uzun bir yolculuktu.

Halep'ten ayrılacakları gün korkunç bir patlama sesiyle uyandılar. Ev toz içindeydi ve mutfak yıkılmak üzereydi. Aslında hedef alınanın evleri olmadığını, bunun yakınlardaki güvenlik merkezlerinden gelen ağır bombardımanın sonucu olduğunu anlamaları birkaç dakika sürdü! Bu kaza, geziyi bir günlüğüne erteledi ve o sırada doğru karar verdiklerine dair düşüncelerini doğruladı.

Çalışmaya alışık olan Reem Gaziantep’te de boş durmadı. Birçok Suriyeli dernek ve kuruluşta gönüllü olarak tasarım konusunda uzaktan da olsa çalışmaya devam etti. Aradan 4 ay geçmiş ve 2013 yılı başlarında Halep'e dönüş konuşulmaya başlanmıştı. Ancak 15 Ocak günü saat 1:00 civarında Reem, bir akrabasını ziyarete giden annesiyle telefonda konuşuyordu. Aramayı sonlandırdılar ve genç kadın namazını kılmaya gitti. Bitirir bitirmez Halep Üniversitesi Mimarlık Fakültesi'nin bombalandığı haberini aldı.

“O an her şeyin sona erdiğini hissettim. Ailemin evinin üniversiteye yakın olduğunu biliyordum, annemin de gideceği yer orasıydı. Başka bir onaya ihtiyacım yoktu.” Birkaç kez annesini aramaya çalıştı ama boşuna, ta ki erkek kardeşi annesinin ölüm haberini doğrulayana kadar. Bir şarapnel parçası arabanın kapısından girerek kadını kalbinden vurmuş. Birisi olay yerinde ona yardım etmeye çalışsa da başarılı olamamış.


O gün Halep’teki insanların hayatlarının sonuna kadar unutamayacakları günlerden biri olmuştu. Yüzlerce kişi, rejim uçaklarının öğrenci ve profesörlerle dolu bir fakülteyi bombalamasını izledi. Yetkililer bunun bir kaza olduğunu iddia etti ve gerçeği çarpıtmak için birçok yanıltıcı hikâye yayınlandı. Yaralanan yüzlerce kişiye ek olarak 80'den fazla kişi öldü. O kara gün Reem'in hayatındaki en zor gündü.

Tutuklanma riskine ve yolculuğun zorluklarına rağmen derhal Halep'e gitme kararı aldı. Kendisi gelene kadar ertelenen cenazeye tam zamanında yetişti. Kötülüğüyle nam salmış güvenlik şubesinden, sanki savaşa gidiyormuş gibi giyinmiş, silahları ve diğer askeri malzemeleriyle donanmış güvenlik görevlileri taziyelerini sunmak için geldiler! O sırada ikinci bebeğine hamile olan Reem, çok sayıda tehdit mesajı aldı ve tacizin hedefi oldu. Halep'te 13 gün kaldıktan sonra temelli ayrıldı. O zamandan beri oraya ayak basmadı.

Sonraki iki yıl, annesinin ani ölümü, hamileliği, doğumu, memleketinden gelen ölüm ve zulüm haberleri ve diğer zorlu koşullar nedeniyle genç kadın için psikolojik olarak zor geçti. Baskının bir kısmını hafifletmek için kendini gönüllü olmaya zorladı; bu nedenle çeşitli Suriyeli ve uluslararası kuruluşlarla çalıştı. Yıllar sonra, hayatının istikrarlı olduğunu ve üniversite diplomasını hala değerlendirebileceğini hissettiği bir noktaya geldiğini fark etti. Bir anne olarak ihtiyaçlarından yola çıkarak, çalışan annelerin çocukları için bir kreş açtı. Bu kreşte bulunan kameralar sayesinde anne ve babalar çocuklarının gün içinde yaptıklarını ve faaliyetlerini internet üzerinden izleyebiliyorlardı.

Bu proje, mevcut boşluğun doldurulmasına ve Suriyeli genç kadınlar için iş fırsatlarının güvence altına alınmasına katkıda bulunmuştur. Pek çok Suriyeli kadın burada çalışma fırsatı bulmuştur. Fakat kafasındaki başka projeler sebebiyle dört yılın sonunda bu projesini sonlandırdı.

Bir etkinlik organizasyonu şirketi olan “Dentelle” şirketini kurmadan önce, biri Suriyeli diğeri Türk olmak üzere iki kişiyle yerel bir kafede ortaktı. Şirketinin hizmetlerini yalnızca Gaziantep ile sınırlı kalmadı Mersin ve hatta İstanbul gibi diğer Türk şehirlerine de yayılmıştı.

Halep'te çok sevdiği Arap harfleriyle el işlemeli oryantal abayalar tasarladığı anılarını hatırladı. O zamanlar, Danimarka ve Belçika'ya sipariş gönderecek kadar beklenmedik bir popülerlik kazanmışlardı. Ancak, özellikle giyim ve tekstil üretimi alanlarında bu kadar gelişmiş bir şehir olan Gaziantep'te rekabetin yüksek olduğunu fark etti. Tüm bunlara rağmen, ciddi bir ticari proje ile ilerlemeyi düşünmeden, yurtdışındaki moda sergilerine katılmasını sağlayacak birkaç parça tasarladı ve üretti.

2020'de Reem'in İngiltere'de yaşayan ve "For Sama" filminin yönetmeni arkadaşı Waad Al-Khatib onu aradı ve şöyle dedi: "Filmimiz Oscar'a aday gösterilmek üzere. Ödüllerde giymem için bana uygun bir elbise tasarlamanı istiyorum. Sadece 12 günün var!”

"Arapça yazılmış bir mesaj içeren bir tasarım istedikleri" fikrinden yola çıkarak ilk tasarımların "eskizlerini" çizmeye başladı. En ince ayrıntısına kadar özen göstermiş, işlemelerin renginde bile Waad'ın Halep'teki evinin bahçesinde bulunan “Begonvil” bitkisinden esinlenmişti. Kumaş renginin yönetmenin teniyle mükemmel uyum sağlamasına da özen göstermişti. Reem, Gaziantep'teki tüm tanıdıklarını sürece dâhil etti. Prova dikişinden nakışa kadar, görevini tamamlamak için Waad'ın ölçülerini bile almadan online prova yaptırarak zamanla yarışıyordu!

Reem bu imkânsız görevi başarıyla tamamlamıştı. Elbise, Gaziantep'ten İstanbul'a ve ardından İngiltere'ye gönderildi ve sonunda Oscar töreninden sadece bir gün önce Amerika Birleşik Devletleri'ne ulaştı. Waad daha önce Reem'den aldığı fotoğraflarda tam olarak anlayamadığı elbisenin güzelliğine inanamadı. Birkaç değişikliğin yapılması gerekmişti. Otelin yakınındaki yerel bir terzi tarafından değişiklikler yapıldı. Genç tasarımcı, arkadaşını elbiseyle görmek için bütün gece Oscar'ın canlı yayınını bekledi. Elbiseye şu cümle nakşedilmişti: "Hayal etmeye cesaret ettik ve onurumuzdan pişman olmayacağız."

Ne yazık ki film Oscar kazanamadı ama elbise birçok kişinin dikkatini çekti ve mesaj gerekli yerlere iletildi. Reem, elbisenin ve kendisinin sosyal medyada, radyoda ve televizyonda topladığı üne ve tanıtıma inanmadı, "Bu olanların %1'ini bile hayal edemezdim."

Bugün genç kadın ünlü Türk kumaşlarını kullanarak iki ülkenin kültürünü bütünleştiren Suriye tasarımları üretiyor. Hedeflerine ulaşmak için Türk tasarımcı, zanaatkâr, terzi ve atölye sahipleriyle işbirliği yapmakta.

Mülteci dalgalarının kısa vadede ortaya çıkan ancak uzun vadeli sonuçlar bırakan işgücü piyasaları ve ekonomi üzerindeki olumsuz etkilerinden çok uzakta, Türkiye'deki birçok Suriyeli şu anda Türkiye ekonomisi için olumlu bir kaldıraç görevi görüyor. 2011 ile 2020 yılları arasında Türkiye'de 10.000'den fazla lisanslı Suriyeli şirket kuruldu ve bu şirketler mülteciler ve vatandaşlar için bir dizi iş fırsatı sağladı. Ayrıca 2017 yılı sonuna kadar Türkiye'de 40 milyon Euro'ya yakın ortak sermayeli 4 bin 793 Suriyeli şirket bulunuyordu. Son olarak, 2021 yılında Gaziantep'teki Suriyeli iş adamlarının/kadınlarının ihracatı 500 milyon doları buldu ve bu, şehrin ihracatının %10'unu oluşturuyor.

Reem, her iki tarafa da fayda sağlayan başarılı bir ortaklığa ulaşmak için Suriyelilerin deneyimlerini tamamlayan deneyimli Türk vatandaşlarıyla işbirliği yapmanın öneminin altını çiziyor. Aslında bunu, kafe ve moda tasarımı tutkusuyla ilgili diğerleri de dahil olmak üzere çeşitli projeler aracılığıyla yapmaya çalışıyor. Yaşadığı birçok zorluğa ve hayatında kalıcı izler bırakan zorluklara rağmen Reem, Suriyeliler hakkında her yerde paylaştıklarının yaşayan bir temsilcisi: “Hepsi kendilerini ispatlamak ve kimseye muhtaç olmamak için var gücüyle çalışıyor. ” Ayrıca, ölümünden günler önce, Reem hem yorgun hem de çaresizken annesinin paylaştığı bir tavsiyeyi de aklında tutuyor. O tavsiye şimdi siyah zarif bir elbisenin üzerinde: “Nerede büyürsen büyü, çiçek açmayı unutma.”

Yaşadığı birçok zorluğa ve hayatında kalıcı izler bırakan zorluklara rağmen Reem, Suriyeliler hakkında her yerde paylaştıklarının yaşayan bir temsilcisi: “Hepsi kendilerini ispatlamak ve kimseye muhtaç olmamak için var gücüyle çalışıyor. ” Ayrıca, ölümünden günler önce, Reem hem yorgun hem de çaresizken annesinin paylaştığı bir tavsiyeyi de aklında tutuyor. O tavsiye şimdi siyah zarif bir elbisenin üzerinde: “Nerede büyürsen büyü, çiçek açmayı unutma.”