Öğrenerek geçen bir hayat: Suriyeli bir mültecinin macerası

Genç bir yardım çalışanı ve toplum lideri olan Qadriyah, kendini Lübnan’da, Suriyeli bir mülteci olarak bulana kadar savaşla, yoksullukla, yerinden edilmeyle ve ataerkil bir toplumla mücadeleyle dolu bir hayat geçirdi. Meydan okuyan bir hareketiyle hayatını baştan aşağı değiştirdi ve diğer mültecilere, özellikle de kadınlara, eğitime erişmeleri ve geleceğe umutla bakmaları için yardım etmeye başladı. İşte Qadriyah'ın etkileyici hikâyesi:

1984 yılında Suriye’nin güneyindeki ücra bir köyde dünyaya gelen Qadriyah, şafak sökerken Ürdün’deki camilerden sabah ezanlarını duyarak büyüdü. Suriye-Ürdün sınırı evlerinden sadece birkaç yüz metre ötedeydi.

Çocukluğu, Daraa şehrinin Al-Muta'iya köyündeki tüm çocuklar gibi geçti; okulunda başarılıydı ve ortaokula girmek için hazırlanıyordu. Ta ki ailesi, kendi rızasının dışında köyden bir delikanlıyla nişanladığını söyleyene ve haliyle eğitim hayatı sarsıntılı bir şekilde bitene kadar.

Amcaları, artık okumanın onun için bir seçenek olmadığını ve evlenmek zorunda olduğunu söylediler; böylelikle ailesine daha az yük olacağını ve Suriye’nin birçok bölgesinde kullanılan bir tabirle zaten “piyasaya çıkma yaşının geldiğini” anlattılar. Karşı çıktığındaysa dövüldü.

Eğitim

Qadriyah istemeye istemeye 17 yaşındaki Amjad ile evlendi ve kocasının ailesinin yanına taşındı. Ancak kısa bir süre sonra kendini kayınvalidesinin insafına bırakılmış halde buldu.

Yalnızca birkaç ay sonra kayınvalidesiyle yaşadığı bir tartışmanın ardından Qadriyah ailesinin evine geri döndü.

“O an tekrardan hayal kurabileceğimi hissettim. Boşanacaktım ve okula devam edecektim,” dedi.

Ama çok geçmeden sadece erkeklerin sözünün sayıldığı o köydeki insanlar genç Qadriyah’ın yemek pişirmeyi, temizlik yapmayı beceremediği hakkında dedikodulara başladılar. Hatta evlilikleri sırasında kocasının ihtiyaçlarını karşılamadığını, kocasıyla ilişkiye girmediğini söyleyenler bile oldu. Fakat bunların hiçbiri doğru değildi. Qadriyah ne olursa olsun vazgeçmedi, evde kız kardeşinin lise kitaplarıyla çalışarak eğitimine devam etti. Köy sakinlerinin asi Qadriyah’a baskıları ise arttıkça arttı ve nihayetinde amcaları bir karara vardılar: ailelerinde dul veya öldürülmüş bir kadın kabul edebilirlerdi ama boşanmış bir kadını asla.

Birgün amcası, Qadriyah’ı kolundan tutup kocası Amjad’in evine sürükleyerek götürdü. Ama Qadriyah, daha eve varamadan son bir gayretle kolunu amcasının ellerinden kurtardı ve özgürlüğe dair son umuduyla annesinin yanına koştu.

Beyin sarsıntısı geçirmiş olan hasta abisi ona sıkı sıkı sarıldı fakat sonra amcaları geldi, abisini de dövdüler ve Qadriyah’ı kocasına dönmeye zorladılar.

Savaştan kaçış

Okula dönüş hayalleri yıkılan Qadriyah kaderine boyun eğdi, gece gündüz demeden kocası Amjad’la tarlalarda çalıştı. İlk çocuklarının doğumunun ardından köydeki kısıtlamalardan uzak daha iyi bir hayat umuduyla Lübnan’a taşındılar. Amjad bir restoranda, Qadriyah ise bir bisküvi fabrikasında çalışmaya başladı.

Kısa süre içinde Al-Muta’iya’da küçük bir arsa alıp mütevazı bir ev yapmaya yetecek parayı biriktirdiler. Ancak yeni bir hayat inşa etmek için memleketlerine döndükleri sırada, patlak veren Suriye Devrimi köylerini de kuşatmıştı.

Bombalamalar, silahlı saldırılar ve tutuklamalar köydeki günlük hayatın bir parçası haline gelmişti. Amjad’ın erkek kardeşi rejim hapishanelerinde işkenceden öldükten ve kız kardeşi bir kontrol noktasında vurulduktan sonra tüm akrabalar Ürdün sınırına göçtüler.

Amjad ve Qadriyah ise köydeki kısıtlamalardan uzak kalmak ve Beyrut’un dışındaki bir Filistin mülteci kampında mütevazı bir daire tutma umuduyla Lübnan’a kaçmayı tercih ettiler. İçinde bulundukları şartlar o kadar zorlayıcıydı ki çoğu günler Qadriyah çocuklarına naylon poşetlerin üstüne döktüğü konserve sardalyalardan yediriyordu, çoğu zaman yemek toplamaya çıkıyor ve yalnızca çocukların karnı doyduğunda kendisine sıra geliyordu.

Yeni bir hayat

Bir sabah Qadriyah, yardım noktasında erzak sırasını beklerken görevlilerin koli dağıtırken en güzel kadınları seçtiğini, yaşlı ve hamilelere elleri bir şey vermediklerini fark etti.

Qadriyah da bir koli almaya layık görülmesine rağmen bu haksızlık ve saygısızlığa dayanamadı ve itiraz etti. Yardım görevlilerinden biri onu azarladı, “Bu yaygarayı düzene sokmak mı istiyorsun? O zaman al bu formları, tüm mültecilerin adreslerini ve bilgilerini yaz, sonra da bana geri getir” dedi. Qadriyah söyleneni yaptı, yardım görevlisinin eline tutuşturduğu 110 formun hepsini tek tek doldurmak için geç saatlere kadar çalıştı.

Ertesi gün kağıtları götürmeye gittiğinde yardım görevlisi Qadriyah’ın çıkardığı işten epeyce etkilendi ve ona mültecilere erzak dağıtım işini denetleyebileceğini söyledi. Sevinçten havalara uçan Qadriyah işin başına geçti ve mültecilerin hepsinin yemek paylarını almalarını sağladı. Qadriyah, kendisi ve ailesi için bir form doldurmayı unuttuğunu herkes erzaklarını aldıktan sonra fark etti. İşte o gün, Qadriyah’ın yardım alan kişiden; yardımı veren ve topluluk yöneten bir kimse rolüne geçtiği önemli bir dönüm noktasıydı.

Lübnan bilmecesi - Mültecilere nasıl eğitim veririz?

Qadriyah, yardım çalışmalarının bazılarını boşa çıkaran yolsuzluğa, kötü yönetime ve adam kayırmacılığa ilk elden tanık olduktan sonra, mültecilere eğitim fırsatları sağlamak için farklı kuruluşlarla çalışmaya karar verdi.

Şu anda mültecilere, özellikle kadınlara, eğitim ve mesleki beceriler kazandıran ve hakları konusunda farkındalık yaratan bir toplum merkezi zinciri işletiyor.

Birçok mültecinin en temel ihtiyaçlarını bile karşılamak için mücadele etmek zorunda olduğu bu durumda, pek çok aile için eğitim bir lüks haline gelmiş halde. İçinde bulundukları koşullar, ailelerin çocuklarını okul yerine çalışmaya yollamalarına ve bu şekilde de içine sıkıştıkları yoksulluk ve umutsuzluk döngüsünü devam ettirmelerine neden oluyor.

Arafta sıkışıp kalan Lübnan’daki Suriyeli mülteciler güvenlik sebepleriyle ne ülkelerine dönebiliyorlar ne de başka bir ülkeye gidecek imkânlara sahipler. Yaşadıkları bu çıkmaz, heveslerini kıran, belirsizliklerle dolu bir ortam yaratıyor.

Qadriyah ise bu karmaşanın içinde yardım topluluklarının rolünün öneminin farkında.

Qadriyah “Suriye ve Lübnan’daki birçok yardım kuruluşu, mülteciler için eğitim ve öğretim programlarını güçlendirmeye kararlı görünse de aslında hepsi sağa sola sahte sertifikalar dağıtarak ya da bu sertifikaları yozlaşmış kanallar üzerinden dağıtarak belirlenen hedeflere ulaşmakla ve bağışçılarını memnun etmekle ilgileniyorlar”, diyor.

“Önemsedikleri tek şey buydu; eğitim, öğrenciler, müfredat, öğretmenlerin eğitilmesi, öğretmen hakları ve adil ücret almaları umurlarında değildi”

Eğitim Sorunları

Beyrut’un kenar mahallelerinde bir grup mülteci ev hanımıyla yapılan kısa röportajlar, çocuklarının eğitim almasının önündeki engelleri ortaya çıkardı. Engeller arasında ailelerin, kitap, kırtasiye ve ulaşım gibi eğitsel masraflarını karşılayamamaları vardı.

Bunun yanında pek çok mülteci aile, özellikle de Lübnan’da hem vatandaşı hem de mültecileri aynı şekilde etkileyen ekonomik kötüleşmenin ardından, ev kirası, yemek ve su gibi giderleri karşılayabilmek için çocukların eve getireceği ek gelire muhtaçtı.

Lübnan’da okulların durumu biraz farklı hatta tuhaf denilebilir. Ülkedeki okulların yaklaşık %65’ini- orta-yüksek fiyatlar arasında değişiklik gösteren harç ücretleriyle- özel okullar oluşturuyor. Bunun yanında ücretsiz veya yarı özel okulların oranı %35. Okulların çoğu belirli bir din veya mezhebe ait. Bu sebeple öğrenci kabulü sırasında kişilere, dahil oldukları gruplara göre bazı öncelikler tanınabileceği de varsayılabilir.

Lübnan İç Savaşı’ndan sonra, özel okulların egemenliği ve hükümet ve kalkınma politikalarının güçsüzlüğü – birtakım hizipçi çıkarlar ve özelleştirmeler sebebiyle yaşanan yozlaşma da eklenince- devlet okullarının ilerlemesinin önüne geçmiştir.

Bazı devlet okulları yerel partilerin ve güçlü siyasi figürlerin desteğiyle iyi performans gösterse de birçoğu yıkık dökük binalarda, eski mobilyalarla ve adam kayırmanın adet haline geldiği düşük maaşlı öğretmen zümresiyle ayakta kalmaya çalışıyor.

2018 UNESCO raporuna göre Lübnan’da 3-18 yaş arası 483.000 Suriyeli öğrenci mevcut. Öğrencilerin çoğu devlet okullarına devam ediyor. Ancak finansman eksikliği veya mezhepsel faktörler nedeniyle okullar Suriyeli öğrencileri sisteme entegre etmekte zorlanıyor.

Lübnan eğitim sisteminde yabancı dillere verilen önem de Suriyeli öğrencilerin önündeki bir başka engel. İstisnai koşulların birçok Suriyeli öğrenciyi bir noktada okulu bırakmaya zorlamış olması, onların kamusal eğitime erişimine daha çok önem vermemiz ve ihtiyaçlarına odaklanmamız gerektiğini gösteriyor.

Ancak yine de bazı olumlu gelişmeler var. Uluslararası bağışçılardan sağlanan fonlar, çok daha fazla Suriyeli mültecinin okullara erişmesini ve kötü sonla bitecek senaryoların engellenmesini sağlıyor. STK’lardan gelen yüksek miktarlı bağışlar, Lübnan Eğitim Bakanlığı’na destek oldu ve ülkelerdeki devlet okullarının durumunun biraz da olsa iyileşmesini sağladı.

Yakın tarihli bir araştırma raporu, “Lübnan usulü” yolsuzluğun eğitim sektörünü de etkilediğini ve mülteci çocuklara yönelik hibelerde finansal sömürünün yaygın olduğunu bir kez daha ortaya koydu. Milli Eğitim Bakanlığı, 153.000 Suriyeli mültecinin Lübnan okullarında eğitim gördüğünü açıkladı, ancak araştırma raporu bu rakamın yaklaşık dörtte bir oranında şişirilmiş olduğunu gösteriyor.

Lübnan Milli Eğitim Bakanlığı’nın rakamlarının doğru olduğunu varsayarsak, UNESCO’nun verdiği rakamla (483.000 okul çağındaki Suriyeli mülteci) devlet okullarına kayıtlı öğrenci sayısı (yaklaşık 153.000 öğrenci) arasında eğitim hayatının dışında kalan 333.000 civarında Suriyeli mülteci çocuk bulunuyor.

Kısıtlı ekonomik imkanlar ve Lübnan’daki birbirinden bağımsız yerleşim alanları göz önüne alındığında, özel okullara giden Suriyeli mültecilerin sayısının oldukça az olduğunu da anlayabiliriz.

Ancak bu kasvetli duruma rağmen Qadriyah gibi kahramanların Suriyeli çocuklara eğitim verme tutkusu, karanlığın ortasında hala ışığın olduğunu gösteriyor.